17-25 Aralık Dost Modern Darbelerinde Bir Avuç Vatanseverin...
Reklam
Murat Yaman

Murat Yaman

Yorum-lu-yorum

17-25 Aralık Dost Modern Darbelerinde Bir Avuç Vatanseverin Direnişi Ve Proje Neslin Etkinliği

06 Ocak 2016 - 10:08

Erdoğan'ı bahane ederek kendi devletlerine başkaldırdılar
Erdoğan'a kumpas kurup devre dışı bırakmaya çalışanlar (Siyonistler, haçlılar, neoconlar, Şia ve bilumum şer odakları) Türkiye'de darbelerin zamanı geçtiği için Gülen'i devreye soktular. Adanmış ruhsuzlar da, Müslümanlar yıllardır eza ve cefa çekerken kaldırmadıkları başlarını, Erdoğan'ı bahane ederek kendi devletlerine kaldırdılar.
Gülen, OSMANLININ yıkılışı ile başsız bırakılan İslam dünyasına umut olan Yeni Türkiye’yi ve Erdoğan’ı yıkarak, üst akıl adına İslam âleminin lideri olacak ve Cemaat üzerinden din kisvesini kullanarak İslam dünyasına yön verecekti. İslam dünyasında ki uyanışı engellemek için fg ve avaneleri üst akıl adına Türkiye'yi ele geçirmeye kalktı.
Türkiye, 17 Aralık sabahı üç bakanın oğlu, çok sayıda işadamı ve bürokratın gözaltına alındığı birbirinden apayrı üç operasyonla güne başladı. Bu operasyonlarla ülkede sistematik bir yolsuzluk olduğuna dair algı oluşturmaya çalışan Paralel Yapı, yargı ve polis üzerinden giriştiği dost modern darbeye start vermişti, fakat asıl darbeyi 25 Aralık'ta indirmeyi planlıyorlardı.

Hedeflerinde Başbakan’ın evini basmak vardı
Paralel yapının hedefinde Türkiye, dolayısıyla da savcı Muammer Akkaş'ın hedefinde Erdoğan vardı. Savcı Zekeriya Öz'ün zorlamasıyla Başbakan Erdoğan'ın liderliğini yaptığı hayali bir örgüt icat edildi ve bu örgüte yönelik operasyon yapıldı. Bunun için de oğul Bilal Erdoğan'ın gözaltına alıp tutuklanması gerekiyordu.
Bilal Erdoğan, ifadeye davet usulü çağrılıp sonra da mahkemeye sevk edilerek tutuklanacaktı. Bilal Erdoğan 'davete icabet etmez ise' dahi ne yapılacağı planlanmıştı. Paralel yapı kendince hiçbir şeyi unutmamış, şansa bırakmamıştı. Fakat en önemli olanı, tek önemli olanı unutmuştu ve bunun bedeli ağır oldu. Unuttukları Allah’ın muradıydı. Allah da tüm dâhiyane kumpaslarını başlarına geçirdi. Çünkü Allah plan kuranlar en büyüğü idi.

Operasyon yapan savcıların gözü o kadar kararmıştı ki, hedeflerinde Başbakan'ın evini basmak dahi vardı. Böyle bir alçaklığa karşı, vatansever emniyet görevlileri tarafından, Başbakan Erdoğan ve ailesinin yaşadığı Üsküdar Kısıklı da ki evinde güvenlik önlemler en üst seviyeye çıkarıldı. FETÖ nün adaklık ruhsuzlarının böyle bir şeye kalkışması halinde, her türlü tedbir alınarak anında misliyle karşı konulacaktı.

Bir avuç vatansever darbecilere karşı direndi ve hem millet hem ümmet kazandı
Polisin, polisi korumak için özel harekât ile önlem aldığı o günlerde, vatansever bir emniyet müdürü şöyle demişti “Baskın olacağını bekledik. Hazırlandık. Gelselerdi hepsini indirecektik.”
Gece yarılarına kadar süren toplantılardan birinde söz alan başka bir vatansever polis müdürünün “Bakın beyler, yolsuzluk adı altında Hükümeti düşürme operasyonuna bizler asla müsaade etmeyeceğiz. Bu ülkenin Mısır olmasına izin vermeyeceğiz. Korkan varsa hemen istifasını verip buradan gitsin. Operasyon yapmaya kalkışanları ise biz görevden alacağız” şeklindeki beyanatları son derece etkili oldu.
Vatansever emniyet görevlilerinin onurlu duruşları ile emniyet içindeki darbe karşıtı yapı direndi ve Türkiye kazandı. Türkiye, bu kahraman devlet görevlilerinin, darbeye ve darbecilere karşı dik durmaları sayesinde, devletin kılcal damarlarına kadar sızan sözde dini bir yapının 8 gün içinde iki ayrı darbe girişimini püskürttü.
Devleti, milletten yargı ve polis darbesi yoluyla çalmaya kalkan adaklık ruhsuzlar, devletini ve milletini seven bir avuç vatansever tarafından durdurulmasaydı, 2014'teki HSYK seçimlerinde yargıyı tamamen ele geçirerek darbeyi nihayetlendireceklerdi.
Bu satırların yazarı fakir de dâhil olmak pek çok vatan sevdalısını mahpuslar da çürüteceklerdi. Fakat en önemli olanı, tek önemli olanı Allah’ı (c.c.) unutmuşlardı. Şükürler olsun Rabbime ki bu vatanı yine çaresiz ve kimsesiz bırakmadı. Gözünü budaktan sakınmayan fedakâr vatan evlatları, o isimsiz kahramanlar devletine ve vatanına sahip çıktı da, o zor günler atlatıldı.

Her iki cihanda da bitmiş adaklık ruhsuzlar hala olayın farkında değiller.
Kendilerini "Allah'a adanmış ruhlar" olarak görüyorlardı. Fakat kendilerini Allah'a değil Fetullah Gülen'e adamışlardı. Kimisi bunu çok geç fark etti, kimisi ise hala anlamadı, anlayamadı.
Bir zamanlar cevşeni okuduktan sonra Bediüzzaman'a dua ederlerdi. Sonra Gülen'e dua etmeye başladılar. Öyle zamanlar geldi ki, onlara hiç peygamberimizi anlatmadılar varsa yoksa hep Gülen di dertleri.
Bu yapıya insanlar yıllarını, ömrünü verdi. Gülen ise bu masumları kandırdı, vatansız bıraktı. Vatanına başkaldırdığı yetmedi başkalarını da vatan haini yaptı, yüzbinlerce insanın hayallerini, umutlarını bitirdi. Fg İnsanları polis ve yargı ile korkuttu. Kimse kendi başına hareket edemedi. Resmen sivil diktatörlük kurdu.

Başı dışarı da bir güç proje bir nesil ortaya çıkardı.
Üst akıl proje nesil oluşturma görevini Gülen’e verdi. O değil de başkası kabul etseydi onunla birlikte yürüyeceklerdi. Ha gülen ha bir başkası üst akıl için hiç de önemli değil.
İsrail'e karşı hayatında tek bir olumsuz söz söylemeyen, Gülen. "İsrail'e evlerde, hatta yatak odalarınızda bile olumsuz konuşmayın" dediğinde bu proje nesil gık bile diyemedi.
Türkiye'de İsrail'e ters düşen herkese düşman oluyorlardı. Hakan Fidan da bunların en başındaydı. İsrail'in istemediğini bunlarda istemiyordu.
FETÖ'nün şakirt dediği tüm subaylar eğitim için İsrail'e gidiyordu. ABD'de Gülen enstitülerini hep Yahudiler kurdu. Gülen'in MOSSAD ve CIA ile bağlantıları araştırıldığında çok ilginç bağlantılar ortaya çıkacaktır. Hala aradaki bağlantıyı anlayamayan en hafif tabiri ile saflar var.

FETÖ kumpasta çok usta bir yapı. Kendi içinde bile kumpaslar kurabiliyor.
Kadın, kız her türlü kumpası kuran bu yapının içinde hayat kadınlarının imamı bile var, daha ne diyelim. İslami literatüre bu tabiri de bunlar kattı ‘hayat kadınları imamı’. Bir zamanlar böyle imamlar oldu bu memlekette.
İnsanların özel hayatını, yatak odasını takip eden bir dini cemaat olabilir mi. Bir Müslüman neden bu yöntemlere başvurur ya da bunları çok rahat savunur aklım, yüreğim almıyor doğrusu.
Gülen 'milli' olsaydı bugün Türkiye'de olurdu. Öcalan'ı nasıl teslim ettilerse onu da teslim edecekler. Öcalan'ı Türkiye iade ettikten hemen sonra Gülen'i yurt dışına kaçırdılar. ABD Gülen'i çıkarıp kapının önüne koyacak, çıkarıp koymak zorunda. En uygun yer ise ABD nin kapı eşiğinde ki Kanada.
FETÖ küçülür, marjinalleşir ama Gülen ölse de öyle hemen bitmez, devam eder. Üst akıl bu örgütü dibine kadar kullanmak ister. Tamamen bitirmek için ise insanlara bıkmadan usanmadan anlatmak, anlatmak lazım.
Haşhaşiler tarihte nasıl silinip gittiyse bu örgüt de bitecek. FETÖ elbette devletten özür dileyecek fakat bu Gülen örgütün başındayken olmayacak. Çünkü kibirli Gülen asla özür dilemez.
Yurt dışına kaçırılan paralar çok uçuk rakamlar. Herkes çok iyi bilir ki, Mali açıdan olayın tüm Türkiye'deki sorumlusu Mustafa Özcan'dır.

YORUMLAR

  • 0 Yorum