3. dünya savaşını durduracak 2 güç var Ya da bir üçüncü...
Reklam
Murat Yaman

Murat Yaman

Yorum-lu-yorum

3. dünya savaşını durduracak 2 güç var Ya da bir üçüncü seçenek savaşacaklar

10 Mayıs 2015 - 22:29

Uluslararası arenada sözünüzün geçmesini istiyorsanız müdahil olacaksınız. Bunu pek ala savaşmadan da yapabilirsiniz. Müdahil olmak ille de savaşa girmek değildir. Müdahil olmak, Ülkenizin ve halkınızın menfaatlerini korumaktır. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyemezsiniz. Özellikle de büyük bir devletseniz. Her halükarda o yılana hedefsiniz. Size güvenen milyonların canı ve namusu düşünerek, savaş dâhil hiçbir seçeneği de göz ardı edemezsiniz.

Batının en büyük ve en önemli hedefi Yeni Türkiye.

Yüzyıllardır var olan fakat Bir asırdır iyice yoğunlaşan küresel yağma düzeni hızla değişiyor. Küresel baronların ve bölgesel derebeylerin sömürgeleri birer birer son buluyor. Bir asırdır vahşice sömürülen milletler kan emicilerini kovmak için yoğun mücadele başlattılar.

Batılılar başta, Türkiye olmak üzere diğer Müslüman ülkelerin hızla kendi sömürgelerinden çıkmasından çok rahatsızlar. Statükonun değişmemesi için ne gerekiyorsa yaptılar. Başarılı olamadılar. Başarılı olamayınca klasik yöntemleri olan darbeleri, post ve dost modern olarak devreye soktular. Çok şükür Allaha Türkiye de onları da başaramadılar.

Eğer Yeni Ankara düşerse diğer Müslüman ülkeler çok rahat çökertilecektir. Çünkü Yeni Türkiye karargâh ülkedir. Bunun içinde Türkiye ve müttefiklerine karşı Batı, adı konulmamış bir “Küresel savaş” başlattı. Adım adım da uygulamaya başladı.

Türkiye’nin 15 MAYIS 2006 yılında başarıyla sonuçlandırdığı bağımsızlık mücadelesi, benzer durumda bulunan Müslüman ülkelere ilham kaynağı oldu. On yıllardır kukla diktatörler tarafından yönetilen milletler bu amaçla “Arap Baharı” nı başlattılar.

Bu çatışma ortamları da son haçlı savaşının ana damarıdır

ABD İNGİLTERE İSRAİL VE BATI KOLİSYONU nun Müslümanlara ve bölgemize bakışındaki bu tarihi ve kasti çarpıklıklar (hep olduğu gibi) uzun süre devam edecek. Haçlı-Siyonist şer koalisyonun bu çarpık bakış açıları da İslam âleminin ve bölgemizin sorunlarının çözümüne yönelik olmadığı için, hali hazırda ki krizleri daha da kronikleştireceklerdir.

Var olan bu çözümsüzlük durumu çok ciddi güç boşlukları doğurmaktadır. Bu ve buna benzer boşluklar dolayısıyla Dünyanın birçok bölgesinde IŞİD benzeri daha çok örgüt veya güç ortaya çıkacaktır. Buda çatışma alanlarının giderek çoğalmasına sebep olur. Bu çatışma alanları illa ki Avrupa’ya da sıçrayacaktır. Bu çatışma ortamları da son savaşın ana damarıdır.

Ölenler hep Müslüman yine Müslüman

İslam âlemi savaşın maliyetlerine hazır çünkü Müslümanların zincirlerinde başka kayıp edecekleri bir şeyleri kalmadı. 53 İslam ülkesinde Koaşi kardeşler olmaya aday milyonlarca genç var. İşin tuhafı Avrupa ülkelerinin gençleri aday değil bizzat varlar.

Ölenler hep Müslüman, yine Müslüman. Dünyanın dört bir köşesinde öldürülen, zulüm edilen, ırzlarına geçilen, hesapsızca katl edilenler hep Müslüman. 1 Hristiyan 3 Müslüman değil, yâda 1 e 5 değil, hep ama hep Müslüman, bu nasıl kirli savaş. Doğrusu nasıl bir azgın katliam. Diye düşünmeden edemiyor insan.

Bu ruh haliyle on yıllardır ezilen insanların nereye nasıl saldıracağı belli olmaz. Belli de değil zaten. Madem hep ölmekse bize düşen, madem gençken öleceksek, hiç yaşlılık nedir görmeyeceksek, bari bir amaç için ölelim, giderken de birkaç kefere götürelim, ruh hali hâkim üçüncü dünya ülkelerinde. (iftiracılarıma; bu ben değilim. Bunlar benim tespitlerim. Sonuna kadar yaşamak ve yaşatmaktır tercihim. Bedeli çok ağır olsa da)

Bu zulümleri ve 3. dünya savaşını durduracak 2 güç var

Dünyada bu zulümleri ve 3. dünya savaşını durduracak 2 güç var birisi İslam âlemini temsilen Türkiye ve Erdoğan ikincisi Hıristiyan âlemini temsilen Vatikan ve papa. Fakat İslam âleminin bazı şartları var. Bu şartlar gerçekleştirilmezse olmaz. Birincisi BM yapısı, sayısı ve içeriği değiştirilmeli ki bunların ne olduğunu daha önce defalarca yazdık. Dünya beşten büyüktür.

Haçlılar bu maddeye çoktan razı fakat diğer iki maddeyi katha kabul etmiyorlar. Gerçi geçen yılda BM maddesine karşıydılar. Yavaş yavaş alışacaklar yâda alışacaklar. Ya da Bir üçüncü seçenek var, oda savaşacaklar.

Şu an savaş kapılarına dayanmadığı için rahatmış gibi yapıyorlar. Canları ve canlarından çok sevdikleri dünyalıklarını kayıp etme noktasına geldiklerine inandıkları an tüm dünyayı yakar bu vicdansızlar. Lakin bu sefer kendi hazırladıkları cehennemde kendileri yanacaklar. Allah (c.c) hazırladığı cehennem hariç tabii. Orada ki yerleri ve hakları her daim baki.

DİKKAT

Ermeni Diasporası uluslararası mahkemelerde Türkiye aleyhine davalar açacak ve kazanma ihtimalleri var. 2015 ermeni olaylarının 100 yılı, buradan bizi sıkıştırmak istiyorlar. Yalnız unutulmasın ki 2015 Çanakkale Zaferinin de 100. Yılı. Çok önemli dönüşümler bekleniyor bu yıldan. Son bir yıla bir yüzyıl bekliyor bizi. Ya güçlü müreffeh bir yeni Türkiye ya da bırakırız yerimizi yellere ve ellere. (HAMMADUN)

Bir Batı Medeniyeti! Klasiği:

Hiroşima ve Nagazaki'ye Atılan Atom Bombaları

8 Aralık 1941’de 2.Dünya Savaşı’na iştirak eden Japonya’nın şartsız teslim olmasını isteyen ABD Başkanı Truman, 26 Temmuz 1945 günü, Japonya’yı teslime çağıran Potsdam Deklarasyonu’nu yayınladı. Japonya ültimatomu reddedince, Başkan Truman ABD Hava Kuvvetlerine nükleer saldırı emrini verdi. 6 Ağustos 1945'te ABD bombardıman uçağının bıraktığı atom bombasıyla ilk anda 70 bin kişi katledildi. Radyasyon hastalıkları sebebiyle Hiroşima’nın ilk beş yıl içerisindeki bilançosu 200 bin ölüye ulaştı.

ABD Hiroşima’dan üç gün sonra 9 Ağustos1945’de Nagazaki’ye ikinci bir atom bombası attı. Bombalamanın tesiriyle 74 bin kişi hayatını kaybetti, binaların %36’sı tamamen yok oldu. Daha sonra atom bombasının etkisiyle ölenlerin sayısı 143.124’e ulaştı.

Atılan bombalar sonucunda yüzbinlerce insan sakat kaldı. Yayılan radyasyon doğal yaşamın bütün üretim dengelerini alt üst etti. Hiroşima ve Nagazaki topraklarında uzun yıllar tek bir bitki yetişmedi ve doğan çocukların büyük çoğunluğu kanser vb. hastalıklarla karşı karşıya kaldılar. Japonya ağır bir maliyet sonucu teslim olmaya razı olmuştu.

Tüm bunlar da diğer katliamları gibi Batının ne kadar medeni olduğunun kanıtı olarak, şanlı tarihlerine altın harflerle yazıldı.

YORUMLAR

  • 0 Yorum