Sukutumuz Asaletimizdendir
Reklam
Murat Yaman

Murat Yaman

Yorum-lu-yorum

Sukutumuz Asaletimizdendir

02 Şubat 2015 - 11:18

Sözü söyleyen, sözün muhatabından daha önemlidir. Senin bildiğin karşındakinin dinlediğidir. Sözün doğruluğu kadar, sözün nasıl söylendiğidir önemli olan. Her doğru her yerde dosdoğru söylenmez. Lakin amacı olmayan sözün usulüde olmaz. Laf olur, boş laf.

Dil sözün hangi hali için verildi bize, hani dilin yalın hali, dil mi söze, söz mü dile emanet, hangisi bizde. Ne zaman sahip çıkabildik ki bizdeki emanetlere.

Bu iletişim çağında sözler yetmiyor birbirimizi anlamaya. İnsanlar manasız ve ruhsuz tümceler ve kelimeler tüketiyor… Sadece tüketiyor. Aslında insanlar kendini tüketiyor, farkında değiller. Sözler, cümleler bir yığın ruhsuz harflerle donatılıyor… Bu ruhsuz sözler, dolduramıyor yürekleri.

İletişim çağında yer yok hal diline

Ve maalesef, bu iletişim çağında hal diline yer yok. Laf çok mana yok! Kelime çok kelam yok! Birbirini anlayan da yok. Anlamaya çalışan da… Modern çağın çok ve boş konuşmayı seven insanları olarak biz, cümlelerin harflerin olmadığı hal dilinden konuşabilir miyiz? Bunun için en başta susmayı becerebilir miyiz? Cevabımız hayır asla beceremeyiz mi? Olacak.

Hal diline aşina olamıyoruz çünkü susamıyoruz. Ne kelamdan ne halden anlıyoruz, halden hale geçiyoruz ama hal diline geçemiyoruz.

Yeniden doğmak için ölmeyi bilmek gibi bir şey bu… Yeniden konuşabilmek için susabilmek. Öl de gel ki yeniden doğabilesin. Sus da gel ki yeniden hal dilinden konuşabilesin. Halini, halden gönülden halisane anlatabilesin.

Her duyduğumuz söz bizi daha çok konuşturuyor. Daha çok konuştukça daha çok duyuyoruz. Daha çok duydukça da daha çok konuşuyoruz. Biteviye sürüp gidiyor böyle.

Bize verilen emanet; söz

Söze, bize verilen emanet nazarıyla bakabilsek, duysak ama söylemesek, hiç cevap yetiştirmesek, hiç sözün sözünü dahi etmesek… Nasıl olur acaba?

Sukutumuz asaletimizden olsa, sukutu bir anlaşma dili haline getirebilsek, susarak pek çok şey anlatabildiğimizi görsek, sukutta sukut olsak, hal dilinde birleşsek… Hayali bile bir harika.

İçinde uç sataşmalar olan sözleriyle üstümüze gelip, bizimle tartışmak isteyen dar kafalılara, dar zamanlarda kelam fırsatı vermeden. Kelamın anlamını da zamana kurban etmeden. Daracık zamanlara sıkıştırılan kelimelerle değil de, zamanın geniş olduğunda kelam edebilecek miyiz? Cevabım ancak bu kadar siz modern yobazlara, diyebilecek miyiz?

Cevabımızı sukutumuzda bulabilecek miyiz?

Kâinat kitabında bir harf bile olamayanlar cebir ve şiddetle üzerimize geldiğinde cevabımızı sukutumuzda bulabilecek miyiz? Suskun kelimelerimiz en ağır cevabı verebilecek mi? Susarak gülümseyebilecek miyiz? Yüreğimizdeki yaralar sızım sızım sızlarken.

Her sözleri bir mermi olan, modern yobazlar kaba sözleriyle kalbimizi, kulağımızı ve ruhumuzu kirletiyorken. Sözlerimizi sukutumuzun ardına atabilecek miyiz? Hal dilimiz yetecek mi bizlere. Yoksa laf mı yetiştireceğiz ha bire lafazan modernlere.

Sukut gayesizlik ve pasiflik değildir. Özellikle de mazlumsan başkaldırışın isyanın dilidir. Mazlumun sukutu yaratana aracısız iletilir. Aşk söyletir dert inletir.

İsyanın en hızlısı şarkılarda, en acısı da şiirlerde olur. Yıllarca isyan etti bu millet size. Şarkıların ve şiirlerin dizelerinde. Ama nafile ne duydunuz ne de anladınız. Çünkü hep bir aymazdınız.

NOT:

Bu yazımı üslubumuz namusumuzdur diyen fakat usluplarıyla birlikte pek çok şeylerini yitiren paralel ulaklarca, sokaklara düşürülen ve hala masum olduklarına inandığım tabandaki şakirt kardeşlerime adıyorum.

MURAT YAMAN

KASİAD

YÖN. KRL. BŞK

[email protected]

YORUMLAR

  • 0 Yorum