Ölmeden önce ölebilsek...
Reklam
Nalan Yılmaz

Nalan Yılmaz

Esintiler...

Ölmeden önce ölebilsek...

17 Eylül 2014 - 10:10

Biz insanoğulları karşımıza çıkan her sıkıntılı olayda ya suçlayacak birilerini buluyoruz bir günah keçisi seçerek; yada verdiğimiz yanlış kararların farkına varmadan, tepkimizi bizi zora sokacak tonlarda sergiliyoruz.
Kibirle örülü hastalıklı zihniyetlerimizin uç vermiş fikirlerini savunmaya çalışıyoruz umutsuzca olayların çıkmaz sokaklarında...
Çıkar ilişkilerle dolu zihinlerimizin zehirli atıklarını dışarı akıtırken;yakınarak, birazda vahlanarak, 'hastalıklarımızın' bize verdiği acılarından;bir türlü kavramayız aslında gerçek ve tek hastalığın ''uykuda olduğumuzun farkında olmamak'' olduğunu...

Sevgili peygamberimizin bizleri ''şu anda hepiniz uykudasınız, kalkın, uyanın, ölmeden önce ölünüz'' sözleriyle uyarmasının ne kadar bilincine varabiliyoruz acaba!?
Uyanmanın ancak ve ancak, samimiyetle ve herbirimizin etrafında zaten var olan o ''nura'' kalbimizi açmakla olduğunu hem anlayıp,hemde yaşayarak anlatabilmeliyiz etrafımıza...
Çünkü mumlarımızın rengi ne kadar farklı farklı olsada,içimizde yanan ateş tek renktir...

Yeterki biz; Tabiatullah'a saçılmış sözlü ve yazılı ayetleri gönül gözlerimizin şefkatiyle görebilelim...
"Göklerde (bilinç ve ruhlarımızda) ve yerlerde (nefis ve bedenlerimizde) nice deliller vardır ki; onlar bu delilleri görmezden gelirler, yüz çevirirler'' yusuf /105 ayetini her okuduğumda içimi koca bir burukluk kaplıyor...

Aslında biraz daha zihinlerimizi artırabilsek, bulabiliriz kıyıda köşede kalmış keşfedilmeyi bekleyen inci tanelerimizi...
Bir hissedebilsek Yaradan`ın sevgilisinin yaktığı ışığı, bir kavrayabilsek basiretimizle; inanıyorum ki yakabiliriz o nuru kendi içimizde...

Hoşlanmadığımız bir olay geldiğinde başımıza , öfke ve kızgınlığı bırakıpta bir kenara; neye dikkatimiz çekiliyor acaba Yaradan tarafından.?!... Hangi eksiğimizin farkına varmamızı istiyor ?! Diye düşünebilmeliyiz. Evet durup da bir an bu olayla ne öğretilmek isteniyor, bizi neyle davet ediyor kendisine sorusu ile Rabbin terbiye edici, öğretici sıfatının idrakinde olabilmeliyiz ki ; kemalata doğru ilerlerken, yolumuzu şaşırmayalım..
Ona giden yollar nefesler sayınca ne kadar çok ise de, ancak arif olma yolundaysak her yolun ona çıkacağını ve tek bir yol olmadığını, HER YERİN YOL OLDUĞUNU bilir...

Olaylara takılı kalmazsak ``Rahmetiyle her şeyi kuşatmış`` olduğu ayetini yaşarız...
Çünkü algılarımızın açıklığıyla O`nun rahmetinden herbirimiz, kendi kapasitemize göre yararlanabiliriz ancak...
Birsürü şey bilmemiz, yada okumamız ilim `irfan` sahibi olmamız; yetmez olayları çözmemize, ya da huzura kavuşmamıza... Ve Arif olanı kavramamıza...
Oysa Arif olan sezgili, anlayıslı, idraki açık olan, onların hallerini nasılda anlar...
Çünkü tek derdi olan, Allah`in rızasını kazanmış ve Onun sevgisiyle kemale ermiştir...
Çünkü herşeyin bir kaynağı olduğunu bilir..Ve takvanın kaynağı da arif olanların o yüce gönüllerindeki,peygamberden gelen edebi elden bırakmamak olduğunun bilinciyle dopdoludur...
Arif olma yolunda olmak,bize kendi yaşamımızda öyle zenginlikler,hoşgörüler katar ki; o zaman bakış açımız da değişir, yaklaşımımızda acılara karşı....

Kocaman algı denizinde, ne kadar çok gayret tohumunu ekersek, o kadar çok çabayı gerçek kılmazmıyız?
Güzellikler gibi acıların da ondan geldiğini, onun tarafından `ilahi aşka davet edildiğimizi düşünebilmek neler kazandırırdı acaba bizlere?!
Varlıkla bir olup, ona doğru akmak bizi bütün karanlıklardan aydınlığa doğru çıkarır...

Gözlerimizi kapatıp da şöyle o sıkıntılı anlara bir yolculuk yapsak; o musibetlerin , hep onu anmayı unuttuğumuz belki verdiklerinden dolayı şükretmeyi unuttuğumuz yada paylaşmayı bıraktığımız anlarda, belkide sahip olduğumuzdan fazlasıyla ifrata kaçtığımızda Yüce Varlik kendini küçücük olaylarla gözlerimizin önüne sergilemiyor mu ?! Ne dersiniz ?!

Oysa bizden çıkan her güzel düşünce her iyi niyet yeni algılar açmıyor mu zihnimizde... ve gönlümuze her yansıma ile yeni manâlar yüklenmiyor mu?!
Bütün sır, nasıl baktığımızda gizlidir... Kendi niyetlerimizde hangi niyet ile nazar edersek olaylara; o niyetle yansımasını yaşarız, o manâyla beslenip varlıkta meyva vermeye başlarız? Varlığın tek sırrı, ona bakışımızda gizlidir...
Çünkü o bizi seviyor ve bizi bizden çok düşünüyor. Çünki biz onun sevgilisiyiz...Habibiyiz...

``Kulum beni nasıl bilirse, ben kuluma öyle görünürüm'' `` ayetini her zaman hatırda tutmak; bizleri bir parça da olsa uyku halinden sıyıracağına inanıyorum...
Çünkü bizim tek yolumuz O`nunla bir olup akmaktır, O`na rağmen değil, O'na doğru...

Yaşadığımız hiç bir olay boşuna değildir. Başımıza gelen her şeyin O' nun izniyle, O'nun hikmetiyle olduğunu hissetmemiz canımızı en fazla yakan olaylarla anlamazmıyız...
Çünki acının nedeni olayın kendisinde gizlidir ve uykuda olmayıp, bizim onu çözmemizi bekler...
Gerçekte uyanık olursak ,her olayın hayır için geldiğini gönül penceremizin aralığından bile görebiliriz...

YORUMLAR

  • 0 Yorum